Bu değişikliklerin yürürlüğe girmesinin üzerinden yaklaşık üç yıl geçtiği halde, uygulamada, halen özellikle de bu suçların işlenmesi sırasında oluşan zarar konusunda karışıklık yaşandığı gözlemlenmektedir. Bu karışıklık da daha çok, enerji hırsızlığı ile ilgili olarak hırsızlık suçundan açılan kamu davası ile zararın tamamen giderilmesi konularında gündeme gelmektedir. Bu sorunun çözümü, TCK’da değişiklik getiren 2012 tarihli yasanın geçici 2. maddesindedir.
Aradan geçen bu üç yıla rağmen, konunun bir sorun olarak halen gündemde olduğu ve Yargıtay tarafından da bu konuda pek çok kez açıklayıcı kararlar verilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Nitekim Yargıtay tarafından 08.04.2015 tarihinde verilen bir kararda da; sanığın katılan kurumun zararını tazmin etmesi halinde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği konusuna vurgu yapılmış ve zararın tespiti bakımından da yol gösterilmiştir. Kararda; “öncelikle katılan kurumun cezasız ve vergisiz gerçek zararı bilirkişiye hesap ettirildikten sonra, "... katılan kurumun bilirkişi tarafından tespit edilen vergi ve cezalardan arındırılmış gerçek zararını gidermesi halinde hakkınca ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceği..." hususunda bildirimde bulunulduktan sonra yasal sürenin geçmesi nedeni ile sanığa makul bir süre de tanınıp bu süre beklenilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğu gözetilmeden, karar verilmesi” bozma nedeni yapılmıştır. (Bkz. Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 08.04.2015 tarih, 2015/3880 E. ve 2015/7252 K. sayılı ilamı.) (Benzer şekilde, bkz. Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 09.03.2015 tarih, 2014/36744 E. ve 2015/4796 K.sayılı ilamı.)
O halde, karşılıksız yararlanma suçunda zararın giderilmesi ile ilgili olarak, 2015 yılında Yargıtay tarafından halen vurgulanan bu esaslar çerçevesinde bir değerlendirme yapılmaması haksız ve hukuka aykırıdır.