Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 2014/6610 Esas ve 2016/1995 Karar sayılı ilamına konu olayda; sanığın sayaçsız olarak kaçak su kullandığı iddia edilmiş ve sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçu açısından değerlendirme yapılmıştır ancak Yargıtay tarafından özellikle fiilin işlendiği yere vurgu yapılmış ve 7478 sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanun gereği suça konu yerin köy olması sebebiyle, sanığın tesis edilen su kullanım düzenini bozmak şeklinde gerçekleşen eylemi kabahat olarak nitelendirilmiştir. Yargıtay tarafından; “… sanığın suça konu evden su kullandığının tespit edilmesi durumunda ise, suça konu yerin köy olması sebebiyle, sanığın tesis edilen su kullanım düzenini bozmak şeklinde gerçekleşen eyleminin 7478 Sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanunun 5728 Sayılı Kanunla değişik 16/2. maddesi kapsamında kaldığı ve kabahat niteliğinde olduğu gözetilerek sanığın sonuca göre hukuki durumunun tayin ve tespiti yerine eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,…” şeklindeki gerekçelerle Yerel Mahkemenin hükmü bozulmuştur.
Bu itibarla da işlenen fiilin niteliği ile birlikte işlendiği yer de dikkate alınmalı ve; TCK’nın 163. maddesinin 3. fıkrasında yer alan; “Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” düzenlemesi; 7478 sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanun’un 16. maddesinin 2. fıkrasında yer alan; “Tesis edilen su kullanım düzenini bozanlara veya yetkili mercilerce alınan kararlara uymayanlara mahalli mülki amir tarafından yüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.” şeklindeki düzenlemesi ile birlikte değerlendirilmelidir.